Mushafta ikinci, nüzul sıralamasında 87. sûredir. Medine'de nazil olmuştur. İçinde Mekke'de nazil olan âyet yoktur. Kur'an'ın en uzun süresidir. Tamamının bir nüzul sebebi olmamakla birlikte bir çok âyeti için özel iniş sebepleri vardır. Değişik sürelerde inmiştir. Nüzulü en uzun süren sûredir.
Medine'de nazil olmuş ilk sûre olduğu da söylenmiştir. Ancak yüce Allah'ın: "Kendisinde Allah'a döndürüleceğiniz bir günden korkunuz."[1]
buyruğu semadan son nazil olan âyet-i kerimedir. Bu âyet-i kerime Mina'da, Veda Haccında Kurban bayramının birinci gününde nazil olmuştur. Yine faizin yasağını belirten âyet-i kerimeler de[2] Kur'ân-ı Kerim'in son nazil olmuş âyetleri arasındadır. [3]
Ahmed b. Muhammed b. İbrahim, Abdullah b. Hamid'den, o Ahmed b. Muhammed b. Yusuf’tan, o Yakub b. Süfyan el-Kebir'den, o Hişam b. Ammar'dan, o Velid b. Müslim'den, o Şuayb b, Zurayk'tan, o Ata el-Horasanî'den, o da İkrime'den şöyle dediğini bize rivayet etmiştir:
"Medine'de indirilen ilk sûre Bakara Süresi’dir."[4]
l-4. Elif. Lam. Mîm. İşte bu kitab, onda hiçbir şüphe yoktur. Muttakîler için hidâyetin tâ kendisidir. O muttakîler ki ğayba iman eder, namazı ikame eder ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden infâk ederler. Ve onlar sana indirilmiş olana da senden önce indirilmiş olana da iman ederler. Ahirete de onlar îkân sahibidirler.
Ayetlerin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:
1- Ebû Osman es-Sakafî ez-Zaferanî, Ebû Amr b. Matar'dan, o Cafer b. Muhammed b. el-Leys'ten, o Ebû Huzeyfe'den, o Şibl'den, o İbnu Ebî Necih'ten, o da Mücahid'den şöyle dediğini bize rivayet etti:
"Bu sûrenin evvelinden ilk dört âyet mü’minler, onlardan sonra gelen iki âyet kâfirler ve sonra gelen on üç âyet de münafıklar hakkında inmiştir."[5]
2- El-Firyâbi ve İbn Cerir'in Mücahid'den rivayetle tahric ettiklerine göre Bakara Sûresinin ilk dört âyeti mü'minler, onları takip eden iki âyeti kâfirler, ondan sonraki 13 âyet de münafıklar hakkında nazil olmuştur.[6]
3- Rebi' b. Enes'ten de buna benzer bir rivayet nakledilmektedir. [7]
4- Bazı alimler de şöyle diyor:
"İlk dört âyet özellikle Ehl-i kitab mü'minleri hakkında, Kur'ân’a imanları sebebiyle nazil olmuştur. Allah Tealâ Kur'ân'da, onların gizlemekte olduklarını haber verince bu kitabın Hz. Muhammed'e Allah katından indirilmekte olduğunu anlamış, Hz. Muhammed'in(sav) peygamberliğine iman etmiş, Kur'ân'da nazil olan hakikatleri de tasdik etmişlerdi."[8]
5- Süddi’nin Ebu Mâlik’ten, Ebu Salib’in İbn-i Abbas’tan, Mürre’nin İbn-i Mesud’dan rivayet ettiklerine göre bu âyetlerde sıfatları zikredilen müminlerden maksat, ehl-i kitap olmayan müminlerdir. Bundan sonra gelen "Onlar, sana indirilene ve senden önce indirilenlere iman ederler. Âhirete de kesinlikle onlar inanırlar." âyeti ise ehl-i kitabın iman edenlerini vasıflandırmaktadır. Zira. Allah teala. Hz. Muhammedi Peygamber olarak göndermeden önce ehl-i kitap olmayan Araplara kitap göndermemiştir. Onların dışındaki Yahudilere ve Hıristiyanlara kitap göndermiştir. Bu sebeple Allah teala müminleri iki kısım olarak zikretmiştir. Birinci kısımda olanlar daha önce kendilerine kitap gelmeyen ve imani meselelerden haberdar olmayan müminlerdir ki onları "Gayba iman edenler" şeklinde vasıflandırmıştır. İkinci kısmı ise, daha önce kendilerine kitap verilen ehl-i kitaptır ki onları da "Sana ve senden önce indirilenlere iman edenler." şeklinde vasıflandırmıştır. [9]
6- Diğer bir kısım âlimlere göre bu surede zikredilen dört âyette sıfatları anlatılan "Mümin"lerden maksat, sadece ehl-i kitaptır. Zira bunlar, kendilerinin gözledikleri gaybla ilgili meseleleri, Kur'an’ın zikretmesi üzerine, Kur'an’a da iman etmişler bu sebeple "Gayba iman edenler" diye vasıflandırılmışlardır. Daha önce indirilen İncil ve Tevrat'a iman ettiklerinden dolayı da "Senden önce indirilenlere iman edenler." diye vasıflandırılmışlardır. [10]
7- Başka bir kısım âlimler ise bu surenin baş tarafındaki dört âyette zikredilen "Müminler" ifadesine ehl-i kitap olsun veya olmasın bütün müminlerin girdiğini söylemişlerdir. Bunlar, cennet, cehennem, öldükten sonra dirilme gibi "Ğaybi hususlara iman etme" ifadesine, Rasulullah’a bütün indirilenler ve ondan öncekilere indirilenler girmediğinden dolayı bunları beyan eden âyetin ayrıca zikredilmesine ihtiyaç olduğunu, bu nedenle zikredildiğini, yoksa müminleri iki sınıfa ayırma maksadıyla zikredilmediğini söylemişlerdir. Müminler rablerini razı edecekleri bütün fiil ve davranışları bilmelidirler ki onların hepsini yaparak rablerini razı etsinler. Bu nedenle "Gayba iman etme" yanında Rasulullah’a indirilenlere ve ondan öncekilere indirilenlere iman etme ve diğer sıfatların hepsi zikredilmiştir. [11]
8- Taberi, bu görüşlerden, dört âyetin iki sınıf mümini beyan ettiğini söyleyen görüşün daha doğru olduğunu söylemiştir. Zira bu görüşte olanların beyan ettikleri deliller kuvvetlidir. Ayrıca bunlardan sonra gelen âyetlerde kâfirlerin de, kalbleri mühürlenen açıkça kâfir olanlar, iman ettiklerini söyledikleri halde iman etmeyen münafıklar. şeklinde iki kısma ayrılmaları, müminlerin de iki kısım olduklarını gösteren bir delildir. demiştir.
Ahmed b. Muhammed b. İbrahim, Abdullah b. Hamid'den, o Ahmed b. Muhammed b. Yusuf’tan, o Yakub b. Süfyan el-Kebir'den, o Hişam b. Ammar'dan, o Velid b. Müslim'den, o Şuayb b, Zurayk'tan, o Ata el-Horasanî'den, o da İkrime'den şöyle dediğini bize rivayet etmiştir:
"Medine'de indirilen ilk sûre Bakara Süresi’dir."[4]
l-4. Elif. Lam. Mîm. İşte bu kitab, onda hiçbir şüphe yoktur. Muttakîler için hidâyetin tâ kendisidir. O muttakîler ki ğayba iman eder, namazı ikame eder ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden infâk ederler. Ve onlar sana indirilmiş olana da senden önce indirilmiş olana da iman ederler. Ahirete de onlar îkân sahibidirler.
Ayetlerin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:
1- Ebû Osman es-Sakafî ez-Zaferanî, Ebû Amr b. Matar'dan, o Cafer b. Muhammed b. el-Leys'ten, o Ebû Huzeyfe'den, o Şibl'den, o İbnu Ebî Necih'ten, o da Mücahid'den şöyle dediğini bize rivayet etti:
"Bu sûrenin evvelinden ilk dört âyet mü’minler, onlardan sonra gelen iki âyet kâfirler ve sonra gelen on üç âyet de münafıklar hakkında inmiştir."[5]
2- El-Firyâbi ve İbn Cerir'in Mücahid'den rivayetle tahric ettiklerine göre Bakara Sûresinin ilk dört âyeti mü'minler, onları takip eden iki âyeti kâfirler, ondan sonraki 13 âyet de münafıklar hakkında nazil olmuştur.[6]
3- Rebi' b. Enes'ten de buna benzer bir rivayet nakledilmektedir. [7]
4- Bazı alimler de şöyle diyor:
"İlk dört âyet özellikle Ehl-i kitab mü'minleri hakkında, Kur'ân’a imanları sebebiyle nazil olmuştur. Allah Tealâ Kur'ân'da, onların gizlemekte olduklarını haber verince bu kitabın Hz. Muhammed'e Allah katından indirilmekte olduğunu anlamış, Hz. Muhammed'in(sav) peygamberliğine iman etmiş, Kur'ân'da nazil olan hakikatleri de tasdik etmişlerdi."[8]
5- Süddi’nin Ebu Mâlik’ten, Ebu Salib’in İbn-i Abbas’tan, Mürre’nin İbn-i Mesud’dan rivayet ettiklerine göre bu âyetlerde sıfatları zikredilen müminlerden maksat, ehl-i kitap olmayan müminlerdir. Bundan sonra gelen "Onlar, sana indirilene ve senden önce indirilenlere iman ederler. Âhirete de kesinlikle onlar inanırlar." âyeti ise ehl-i kitabın iman edenlerini vasıflandırmaktadır. Zira. Allah teala. Hz. Muhammedi Peygamber olarak göndermeden önce ehl-i kitap olmayan Araplara kitap göndermemiştir. Onların dışındaki Yahudilere ve Hıristiyanlara kitap göndermiştir. Bu sebeple Allah teala müminleri iki kısım olarak zikretmiştir. Birinci kısımda olanlar daha önce kendilerine kitap gelmeyen ve imani meselelerden haberdar olmayan müminlerdir ki onları "Gayba iman edenler" şeklinde vasıflandırmıştır. İkinci kısmı ise, daha önce kendilerine kitap verilen ehl-i kitaptır ki onları da "Sana ve senden önce indirilenlere iman edenler." şeklinde vasıflandırmıştır. [9]
6- Diğer bir kısım âlimlere göre bu surede zikredilen dört âyette sıfatları anlatılan "Mümin"lerden maksat, sadece ehl-i kitaptır. Zira bunlar, kendilerinin gözledikleri gaybla ilgili meseleleri, Kur'an’ın zikretmesi üzerine, Kur'an’a da iman etmişler bu sebeple "Gayba iman edenler" diye vasıflandırılmışlardır. Daha önce indirilen İncil ve Tevrat'a iman ettiklerinden dolayı da "Senden önce indirilenlere iman edenler." diye vasıflandırılmışlardır. [10]
7- Başka bir kısım âlimler ise bu surenin baş tarafındaki dört âyette zikredilen "Müminler" ifadesine ehl-i kitap olsun veya olmasın bütün müminlerin girdiğini söylemişlerdir. Bunlar, cennet, cehennem, öldükten sonra dirilme gibi "Ğaybi hususlara iman etme" ifadesine, Rasulullah’a bütün indirilenler ve ondan öncekilere indirilenler girmediğinden dolayı bunları beyan eden âyetin ayrıca zikredilmesine ihtiyaç olduğunu, bu nedenle zikredildiğini, yoksa müminleri iki sınıfa ayırma maksadıyla zikredilmediğini söylemişlerdir. Müminler rablerini razı edecekleri bütün fiil ve davranışları bilmelidirler ki onların hepsini yaparak rablerini razı etsinler. Bu nedenle "Gayba iman etme" yanında Rasulullah’a indirilenlere ve ondan öncekilere indirilenlere iman etme ve diğer sıfatların hepsi zikredilmiştir. [11]
8- Taberi, bu görüşlerden, dört âyetin iki sınıf mümini beyan ettiğini söyleyen görüşün daha doğru olduğunu söylemiştir. Zira bu görüşte olanların beyan ettikleri deliller kuvvetlidir. Ayrıca bunlardan sonra gelen âyetlerde kâfirlerin de, kalbleri mühürlenen açıkça kâfir olanlar, iman ettiklerini söyledikleri halde iman etmeyen münafıklar. şeklinde iki kısma ayrılmaları, müminlerin de iki kısım olduklarını gösteren bir delildir. demiştir.
kaynaklar
[1] el-Bakara, 2/281.
[2] el-Bakara, 2/275, 280.
[3] İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları: 1/391.
[4] Mürsel hadistir.
[5] Mü'minler hakkında inen ilk dört ayet “muflihun” (5. ayet) kelimesine kadardır. İbn Cüreyc, Kurtubi.
Kâfirlerden kasdolunan, inkarcılar, küfürlerini açıkça ilan edenlerdir. Münafıklardan kasdolunan ise, inanmadıkları halde kendilerini inanmış gösterenlerdir.
[6] Celâluddin Abdurrahman ibn Ebî Bekr es-Suyûtî, Lubabu'n-Nukûl fî Esbâbi'n-Nuzûl, (Tefsîru'l-Celâleyn hamişinde), Kahire tarihsiz, 1/8; İbn Cerir et-Taberî, Câmiu'I-Beyân: 1/80.
[7] İbn Cerir et-Taberî, Câmiu'I-Beyân: 1/80.
[8] İbn Cerir et-Taberî, Câmiu'i-Beyân, 1/79.
[9] İbn Cerir et-Taberî, Câmiu'i-Beyân, 1/79.
[10] İbn Cerir et-Taberî, Câmiu'i-Beyân, 1/79.
[11] İbn Cerir et-Taberî, Câmiu'i-Beyân, 1/79.
0 Yorumlar