İnsanı ehlullah olan şunlardan çok sakınmalıdır. İhvanı helâk eden şunlardır: Kötü ahlaklar (Ahlâk-ı Zemîme) yedidir. Hakk'a düşman eder.

1- Kibirlenmek: Başkalarını küçük görmek, Kendini büyük bilmek! Ben kemâle erdim sanmak. Böylece Allah'u Teâlâ'dan korkuyu atmak. İhvanlara hiddetli, şiddetli olup darılıp, azarlamak. Gönlünü kıracak sözler söylemek, kalbini kırmak, (gururlanmak) onlara karşı olursa Allah'u Teâlâ kimde bunlar var ise onu düşman tutar, (ona düşman olur) Maazallah!.... Yunus Emre hazretleri kasidesinde der ki:

Bir kez gönül kırdın ise, bu kıldığın namaz değil,

Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil.

Hani erenler geldi geçti, bunlar y

urdu kaldı göçtü,

Pervaz urup Hakk'a uçtu, huma kuşudur kaz değil.

Yol odur ki doğru vara, göz odur ki Hakkı göre

Er odur ki alçakta dura, yüceden bakan göz değil.

Doğru yola gittin ise, şeyh eteğin tuttun ise

Bir hayırda ettin ise, birine bindir az değil.

Yunus bu sözleri çatar, sanki balı yağa katar

Halka meta'ların satar, yükü cevherdir tuz değil.

2- Ucup: Ameline, ilmine güvenip, (mağrurlanıp) gaflete düşüp, kendinin noksanlarını unutup, halkın noksanını arayıp, meclislerde kendini öğüp, başkalarına kıymet vermeyip, kurulmak, gururlanmak. Bu da Allah'u Teâlâ'nın düşmanıdır, Maazallah!...

Alçaktan alçak yürüye

Toprak içinde çürüye

Aşk ateşinde eriye

Altın gibi sızmak gerek.

Seyyid Nesîm-i ŞİRAZİ.

Beni nefsim esir etti

Medet kıl ya Resûlullah

Günahlarla hakir etti

Medet kıl ya Resûlullah.

Seyyid NİZAMOĞLU.

3- Riya: Yaptığı ibadetini halkın görmesinden zevk alır. Gösterişli yapar, (yaptığı ibadetini halka) göstermeyi sever. Halka iyi tarafını gösterir. Kılığını, kıyafetini düzer. Meselâ; Hacc'a gittiğini göstermek için başına hacı sarığı sarar. Mağrurlanır, böbürlenir. Meselâ “sofu” desinler diye sofu kılığına bürünür.

Hadîs-i Şerîf:

“Her kim kibir için sarığının ucunu aşağıya çekerse, Allah kıyamet günü o kimseye rahmet nazarı ile bakmasın.”[1]

Bu da Allah'u Teâlâ'nın düşmanıdır. Maazallah! Sofuluğu kullara gösteriş için değil; Allah'u Teâlâ'ya beğendirmek için (en fazla Allah'la kendi arasında tenhada daha fazla) yapmalıdır!....

Hadîs-i Şerîf:

“Tenhada kılınan namaz, Kâ'be'de kılınan namazdan makbüldur.”[2]

4- Bahıl(Cimrilik): Mıhrıslık, nekeslik, cimrilik, kimseye yedirmez, içirmez, vermez, eli sıkı, namert olup, cömert olmayan kimsedir.

Hadîs-i Şerîf:

قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلسَّخِىُّ حَب۪يبُ اللّٰهِ وَلَوْ كَانَ فَاسِقًا وَالْبَخ۪يلُ

عَدُوُّ اللّٰهِ وَلَوْ كَانَ زَاهِدًا

“Cömert Allah'ın dostudur fasıksada, cimri Allah'ın düşmanıdır ibadetçi ise de.”[3]

Bu kimse ne kadar ibadet etse cennete giremez. Bu da Allah'u Teâlâ'nın düşmanıdır. Çünkü halka evliyalık satar. Allah'u Teâlâ için malından sarfedemez. Hocayım, âlimim der Allah'u Teâlâ'ya güvenmez. Ariflik, alimlik ve evliyalık iddiasını eder. Halkı aldatıp onlardan (dünyalık) toplar. Dünyalarca ibadet ve zikir yapsa namaz kılsa, cennete giremez. Allah'u Teâlâ'nın yaman düşmanıdır. Maazallah!...

5- Hased: Kendi gibi olan arkadaşını hasedler, şeytan hasedliğinden lânet tokunu giydi. Kendi meleklere hoca idi. Adem (Aleyhis-selâm)'ın (ilerde kendisini geçip çok büyük âlim kendisine de) hoca olacağını anladı. Hasedlik damarları kaynadı, yandı. Bir hoca bir hocayı, bir derviş bir dervişi hasedlerse şeytan ile boynundan zincirlenip cehenneme giderler. Hasedlik kendi yolunda olan arkadaşının ilerlediğini istemeyip, gözü götürmeyip çekemeyerek, onun aleyhinde olmaktır. Bu da Allah'u Teâlâ'nın yavuz düşmanıdır. Maazallah!...

6- Gadap: Öfkelenmek, kızmak, kükremek, darılmak böylece Allah'u Teâlâ'yı unutup, nefsin şeytanın keyfine gitmek. Sen aczini bilsen gadaplanmazsın. Gadab, öfke Allah'u Teâlâ'yı unutmadan ileri gelir. Öfke bir tek din için olursa zarar vermez. İnsan öfkelenince Allah'u Teâlâ'yı unutur. Sen karşıdakini kabahatinden dolayı cezalandırırsan. Senin de Allah'u Teâlâ'ya karşı kabahatlerin var. Onun da seni cezalandıracağını düşünmez misin? Arkadaşı, ihvanı azarlarsın. Ne hakkın var? Sen; Allah'u Teâlâ için yol gösterici bir kimsesin, gadaplanmaya ne hakkın var. Bu da Allah'u Teâlâ'nın düşmanıdır. Gadap sırf Allah'u Teâlâ için olmalıdır. Bu da dine, şeriata, tarikata muhalif bir şey için olmalıdır.

   Gadap, öfke iyi değil, Allah için olursa zararı yok, ne demektir? Misal: Peygamberlerden Musa (Aleyhis-selâm) öfkeli idi, amma kendi nefsi için değil, Allah için öfkelenirdi. Kendisi Kâ'be'yi tavafa gidince yerine vekil olarak kardeşi Harun (Aleyhis-selâm)'u bıraktı. Samrı'nın altundan yaptığı buzağıdan ses geliyordu. Millet; Harun (Aleyhis-selâm)'u dinlemeyip herkes buzağıya tapmaya başladı. Musa (Aleyhis-selâm) gelince gözleri ile gördü, öfkelendi, çok sinirlendi. Kardeşi Harun (Aleyhis-selâm)'u bulur, bulmaz saçından, tutup yerlerde sürümeye başladı.

“Ben gelene kadar niçin buzağıya tapmalarına engel olmadın?” dedi. Ayet: Harun (Aleyhis-selâm):

- “Ey Annemin oğlu! Saçımı, başımı bırak. Zaten ben bunlara buzağıya tapmayın dediğim için beni çok hor görüp alay ediyorlar. Sen de beni onlara karşı böyle yapma.”[4]

Musa (Aleyhis-selâm) sordu:

- Size buzağıya tapmayın diye söyledi mi? Kavmi:

- Evet dediler. Anladı ki Harun (Aleyhis-selâm) haklı söylemiş, ama kardeşine sormadan tartakladığına pişman oldu.

Musa (Aleyhis-selâm) öfkeli idi. Kırk kişiyi müslüman etmek için Turu Sina'ya getirdiğinde ilk kelamda kırkıda can verdi. Geri döndü. Allah'la konuştuğuma inandınız mı diyecekti; hepsinin ölmüş olduğunu görünce yine kızdı.

Ayet değil Musa (Aleyhis-selâm)'nın kendi sözüdür.

Allah'u Teâlâ'ya dedi ki:

“Küllün Fitnetük” hepsi senin fitnen. Bu adamları ben müslüman edecektim, öldürdün dedi. Allah'u Teâlâ:

“Bana sordun mu?” Ben benimle konuşma, dinleme selahiyetini şu asırda bir tek sana verdim. Dünyanın adamının hepsini getirsen ilk kelamda hepsi de can verir. Sen dua et, ben hepsini dirilteyim.” buyurdu.

İşte öfkeli amma onları müslüman edebilmek için kendi nefsi için değil, din için öfkeli idi. Hz. Ömer'de aynı idi. Kitabımızda yazdığımız yalancı Peygamber Tüleyha'yı Hz. Ebû Bekir'e Kâ'be'de para dilenirken gösterdiler. Hz. Ebû Bekir (Radiyallahu anhu):

- İşte şimdiden perişan oldu. Bundan ibret alın. Dün ahir zaman peygamberiyim diyordu. Bu gün ne hale düştü dedi, geçti. Biraz sonra Hz. Ömer'e gösterip anlatınca Hz. Ömer ayağından çekip sürüyüp, turasıyla döverek, gezdirdi. Ayağa kaldırıp:

- Ey Yalancı! Bu kadar Peygamberlik yaptım dedin, şimdi dileniyorsun, sana ondan ne kaldı? Tüleyha:

- Bir adam koşu atına binse, ata bir kırbaç vursalar at var hızıyla koşsa, bir ağacın gölgesinden güneşe çıkıncaya kadar sana ne kaldı dense, adam hiç der. Bende de hiç kaldı, dedi. İşte Hazreti Ebû Bekir (Radiyallahu anhu) yanındakilere ibret almasını söylüyor. Hz. Ömer dövüyor, yerde sürüklüyor, ayağa kaldırıp soru soruyor. İşte öfkeli ama, o öfke kendi nefsi için değil, islâmiyet ve din içindir. Bu öfkeye “asabiyet-i diniyye” denir. İyidir.

7- Hubbu Dünya: Dünyayı sevmektir. Dünya, dünya malıdır. Dünya malına aldanıp, Allah tarafını unutmaktır. Dünya hırsı ile ahireti terk etmektir!

Resûl-i Ekrem Efendimiz;

-Ümmetimin üzerine en ziyade korktuğum dünya sevgisine aldanırlar.[5] Alim, ulema olurlar, terbiyeli kedi gibi olurlar, derviş olurlar. Dünya malını bulunca hepsini unuturlar, buyurmuştur. Maazallah!..

  Dünya sevgisi ziyadeleşir. Kendine dünya hırsı söylenilmeyecek yalan sözü söyletir. Dünya malı için haksız işi haklıymış gibi gösterir, söyletir yaptırır. Ahlak-ı zemimenin yedincisi dünya sevgisidir. Diğer altı ahlak-i zemimeninde başı yine dünya sevgisidir, dünya sevgisinden kaynaklanır. Mesela; Kibirlenmek, kendi kendini beğenmek, kurmak, (gururlanmak) bu adam dünyayı terk etse bunu yapamaz. Ucup, riya, hased hepsini düşünürsen başı yine dünya sevgisidir.

Dünyaya bakmaz gözleri

Zikrullah olur sözleri

Topraktır yerde yüzleri

Allah'ı seven aşıkların

Elden kor mülk ile malı

Terk eder ehl-i ayalı

Mevlâsı ile olur halı

Allah'ı seven aşıkların.

Gündüzleri olur sâim

Geceleri olur kâim

İstekleri Haktır dâim

Allah'ı seven aşıkların.

Evliya durur her biri

Ne gılman ister ne huri

Maksatları Hakk didarı

Allah'ı seven aşıkların.

Seyyid Nizamoğlu yine

Hakk'a gider döne döne

Kul olmuşlar yana yana

Allah'ı seven aşıkların.

Seyyid NİZAMOĞLU

Aile, çoluk ve çocuğuna yüz vermez. Onların kalbinde sevgisi olmaz demek değil; onların sevgisi var ama Allah sevgisi her şeyden bunların sevgisinden de fazla geliyor, demektir.

Kaynaklar

[1] Riyâzü's-Salihîn (Aslı ve Tercümesi), Hadîs No: 792, s. 532.

[2] İhyâ'u Ulumi'd-Dîn, Cild 1, Hadîs No: 644, s. 553; Ebuş-Şeyh'de rivâyet etmiştir.

[3] Kenzü'l-İrfan, Hadîs No: 374 (Benzeri); Berîka, Cild 4, s. 17. (Benzeri)

[4] Sûre-i Taha, Ayet 94

[5] Râmûzu'l-Ehâdîs, Hadîs No: 3581 (Bir benzeri).